28 Ekim 2016 Cuma







TORUNUMUN ZOR SORULARI...





-Büyükbaba, sen nerede doğdun? İsrael’de mi, Türkiye’de mi?
-Ben Türkiye’de doğdum yavrum. Ankara’da. Ağabeyim İsrael’de doğdu.
-İsrael’e geleli kaç sene oldu?
-Eh, 5 buçuk sene filan…
-Eskiden Türkiye’yi çok severdin. Hala eskisi kadar hayran mısın?
-Evet.
-Eee, o zaman neden yazılarında Türkiye’yi eleştiriyorsun?
-Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?
-Evet, canım büyükbabam.
-Ama dün akşam eve geç geldiğin için sana kızdım ve söylendim değil mi?
-Eve büyükbaba.
-Şimdi bu seni sevmediğim anlamına mı geliyor?
-Anladım, sen Türkiye’yi yine çok seviyorsun, ama beğenmediğin taraflarını da eleştiriyorsun.
-Evet yavrum.
-Peki Türk Yahudileri artık seni sevmiyorlar mı?
-Haydaaaa, nereden çıktı şimdi bu, onlar benim kardeşlerim, arkadaşlarım…
-Ama zaman zaman, nasıl derler, sana bir güzel giydiriyorlar…
-Bildiklerimi paylaşıyorum, anlatıyorum, ama her halde beceremiyorum, onlar da beni eleştiriyorlar. Üstelik de yardım etmek istiyorum ama…
-Peki bana da anlatsana…
-Anlatayım.
-Basit anlat ki anlıyayım. Bir de çabuk ol, dersim var.
-Tamam. Şimdi şöyle başlıyayım. Bundan çok zaman evvel İspanya’da çok Yahudiler yaşarmış. O zamanın İspanya kralı ve kraliçesi Yahudileri ülkelerinden kovmuşlar. Hatta Yahudiler’e çok kötülükler yapmışlar. Osmanlı sultanı büyük bir iyilikte bulunmuş ve onları ülkesine kabul etmiş
-Peki, Yahudiler bu yeni ülkelerinde rahat etmişler mi?
-Evet etmişler.
-Eeee, sonra ne oldu?
-Bak şöyle düşün yavrum. Uzuuuun zaman bir evde kiracı olarak oturuyorsun. Mal sahibi sana iyi davranıyor, sende kiranı zamanında ödüyorsun, asla eve zarar vermiyorsun, hatta o evi icabında korumak için ne lazımsa yapıyorsun. Her şey yolunda yani. Derken bir gün mal sahibi ölüyor.  Mirasçılar kiracılara farklı davranmaya başlıyorlar.
-Nasıl yani?
-Zaman zaman evlere saldırıp yağmalıyorlar.  Sonra aniden hava parası diye bir vergi icat edip kiracıların bütün paralarını alıyorlar. Veremeyenleri bodruma hapsediyorlar. Hatta bir sürü insan da ölüyor… Hatta çok başka kötülükler de yaptılar.
-Olur mu öyle şey?
-Ne yazık ki oldu be yavrum.
-Peki niye yaptılar büyükbaba?
-Çünkü yeni ev sahipleri bu evde Müslüman olmayanları istemiyorlardı.
-Eeee, Yahudiler ne yaptı?
-Büyük kısmı yeni Yahudi devleti olan İsrael’e göç etti.
-Kalanlar?
-Kalanlar için hayat devam etti. Son yıllara kadar Yahudiler çok rahatsız edilmediler.
-Şimdi durum ne?
-Walla, Türkiye çok zorda. Hem içte, hem dışta savaş var. Ekonomisi de pek parlak değil. İnsanlar para kazanamıyorlar. Çocuklarına eğitim veremiyorlar. Kanunlar işlemiyor. Çocuklara, kadınlara çok kötülükler yapıyorlar. Üstelik orada Yahudileri artık sevmiyorlar.
-Sen onun için mi aliyah yaptın?
-Evet.
-Peki, niye Amerika ya da Kanada’ya gitmedin?
-Evlat sana bir şey sorayım, bak bakayım pencereden, ne görüyorsun?
-Plaj ve bir sürü insan.
-Aferin, bunların hepsi Yahudi değil mi?
-Evet, elbette büyükbaba.
-Bunu sen dünyanın başka neresinde görebilirsin?
-Hiçbir yerde. Yalnız İsrael’de…
-Gördün mü ya, anladın mı şimdi?


-O zaman orada kalanlara da böyle basit anlatsana, onlar da gelsinler…
-O iş o kadar kolay değil. Zaten anlatmakla olmuyor.
-Niye?
-Akvaryumda doğmuş bir balığa okyanusu anlatabilir misin?
-…
-Anlatamazsın yavrum. Görmesi, yaşaması gerek.
-Büyükbaba, okyanus dediğin İSRAEL oluyor değil mi?
-Evet yavrum. İSRAEL biz Yahudiler’in okyanusudur.
-Baruh HaŞem büyükbaba.
-Baruh HaŞem evlat…

Torunumla biraz sohbet ettik de…
Sevgiyle kalın, hoşça kalın…
Görüşmek üzere…


Aaron Baruch  (Ankaralı)